DOLAR42,2134% 0.24
EURO48,8967% 0.3
STERLIN55,6436% 0.35
FRANG52,4455% 0.39
ALTIN5.434,09% 0,83
BITCOIN102.177,720.171
reklam

DRAPETOMANİA…

Yayınlanma Tarihi : Google News
DRAPETOMANİA…
reklam

 

Amerikalı hekim Samuel A. Cartwright’ın 1851’de köleleştirilmiş Amerikalıların esaretten kaçmasının nedeni olarak öne sürdüğü bir akıl hastalığının adıdır Drapetomania. Birçoğumuzun adını dahi duymadığı bu hastalık 19. yüz yıl Amerika’sında sadece tarlalarda çalışan siyah kölelerde görülüyordu. Hastalık belirtisini, kölenin tarladan kaçmaya çalışmasıyla belli ediyordu. Eğer bir köle, sahibinin çalışmak zorunda olduğu tarlasından kaçmaya kalkarsa, ona Drapetomania teşhisi konuyor ve tedavi ediliyordu. Bu tedavi ise hasta(!) kölenin, her iki ayağının başparmaklarının kesilmesi olarak uygulanıyordu. Tabi ki başparmakları olmadığı için köle tarladan kaçmaya çalışmıyordu. Yani kölenin hastalığı tedavi edilmiş, ortadan kalkmış oluyordu!

 

“İyi davranılırsa, yeterli yiyecek, giyecek ve yakacak odun verilirse, her aileye kalabilecekleri bir ev sağlanırsa, geceleri ortalıkta dolaşmalarına, içki içmelerine izin verilmez, birbirlerini ziyaret etmeleri sınırlanır, aşırı çalıştırılmazsa kölelerin yönetilmeleri son derece kolay olur, tıpkı dünyanın başka yerlerindeki diğer insanlar gibi! Ama bu “normal” şartlarda kölelerin kaçma isteği duymaması gerekir. Yine de kaçma isteği duyuyorlarsa bu artık drapetomania’dır.”

Günümüzdeki yerleşik düzenin daha klasik bir durumu değil mi? Aşağı yukarı hepimiz belirli sınırlar içerisinde yaşıyor, çalışıyor, çabalıyor emeklerimizin karşılığını almak ve bunun yaşantımıza yansımalarını hayal ediyoruz. Bugünkü kapitalist sistem bizi insan değil, “tüketici” veya “müşteri “gibi görür ve sömürü sistemini devam ettirmek için elinden geleni ardına koymaz. Sadece kâğıt üzerinde özgür olduğunu fark edenlerin yakalandığı bu hastalığın(!), tedavi edilme metotları da günümüz aygıtlarıyla çok farlı bir şekilde tezahür etmektedir.

Ama geçerli ve hâkim olan şudur ki; “İyi davranılırsa, yeterli yiyecek, giyecek ve yakacak odun verilirse, her aileye kalabileceği bir ev sağlanırsa…” köle olarak kullanılabileceği meşrulaşmış bir realitedir. Ve Drapetomania hastalığının hangi yüzyılda olursa olsun kendini gerçekleştirmeye devam ettiğini ama köle sahiplerinin bu hastalığı önleme adına birçok geçerli argümanlarının olduğunu görüyoruz. Bunları ifade ettiğinizde de aykırı veya hasta sayılıyorsunuz.

 

Bir Şaman öğretisi şöyle der:

Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz.

Nehirler kendi suyunu içemez.

Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.

Güneş kendisi için ısıtmaz.

Ay kendisi için parlamaz.

Çiçekler kendileri için kokmaz.

Toprak kendisi için doğurmaz.

Rüzgâr kendisi için esmez.

Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.

Doğanın anayasasında ilk madde şudur:

Her şey birbiri için yaşar!

Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur…

Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu. Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:

“Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için sen, sensin.”

 

Ekonomik sistemi kölelik ve eşitsizlik üzerine kurulu ırkçı bir toplumda, mevcut düzen devamının sağlanabilmesi için üretilen çözümlerin, insani olması tabi ki beklenemez. Üstelik toplumdaki güç ilişkilerinin sağlamlaştırılması, iktidar ve menfaat kaybının önlenmesi için, insanın kendi neslinden beslenmesi, her zaman olagelmiş bir insan kaynaklı afet olarak yaşanmaya devam etmektedir.

Artık çağımızda “Yeni ırkçılık” kavramı kullanılmaktadır. Yeni ırkçılıkta biyoloji ve ırk yerine kültürel farklar merkeze alınmıştır. Yeni ırkçı anlayışta, “biyolojik açıdan aşağılık” değil, “kültürel farklılıklar” ön plana çıkar. Bu anlayışa göre, bir toplumda veya toplumlar arasında aşağılık ya da üstünlük iddiaları hâkim kültüre göre belirlenmektedir. Asimilasyon ve ötekileştirme yeni ırkçılığın sonucu olarak değerlendirilebilir.

Kültürel farklılığın politik yansımaları da bugün yaşanılan bir hadisedir. Azınlıkları, ulusal ve etnik grupları hâkim kültür ve toplumdan izole etme, ayrımcı ve gizli bir tutum dönemimizin ırkçılık anlayışı olarak yaşamına devam etmektedir. Dünkü biyolojik tabiat üzerine kurulu ırkçılığın yerini kültürel üstünlüğü vurgulayan bir bakış açısı almıştır.

Yarın hangi ırkçılığı getirir bilinmez ama insanın kendi nesline uyguladığı, insan olmanın şerefine hiçbir çağda yakışmayan bu durumun, insanlık geleceğinde de devam edeceği, şeklinin ve zeminin farklılaşacağı ama bitmeyeceği, üzüntü verici bir durum olarak gözükmektedir.

            Temel hak olan özgürlüğün kayıtsız şartsız, eşit ve adil bir ortamda yaşanılabilmesi ümidi ve afetsiz günler dileğiyle…

reklam

YORUM YAP

reklam

DÖVİZ KURLARI

  • DolarDOLAR
    ALIŞSATIŞFARK
    42,202942,2134% 0.24
  • EuroEURO
    ALIŞSATIŞFARK
    48,860948,8967% 0.3
  • SterlinİNG. STERLİNİ
    ALIŞSATIŞFARK
    55,618055,6436% 0.35
  • FrangİSV. FRANGI
    ALIŞSATIŞFARK
    52,412952,4455% 0.39
  • Kanada DolarıKAN. DOLARI
    ALIŞSATIŞFARK
    30,076230,0901% 0.87
  • Çeyrek AltınÇEYREK ALTIN
    ALIŞSATIŞFARK
    8.693,338.884,74% 0,83
  • Gram AltınGRAM ALTIN
    ALIŞSATIŞFARK
    5.433,335.434,09% 0,83
  • BitcoinBITCOIN
    FİYATDEĞİŞİM
    102.177,720.171
reklam

DÖVİZ ÇEVİRİCİ

  • Satış
    Alış